By
İnsanlar genellikle özel yaşam alanımın nasıl bir yer olduğunu merak eder; bir minimalist nasıl yaşar, evi neye benzer… Bu röntgenci soruların kaynağını anlayabiliyorum. Minimalizmle ilk tanıştığım sıralar ben de insanların üzerindeki etkisini merak ediyordum. Minimalist bir yaşama sahip olanların dünyalarına adım atıp benim yapabileceğim bir şey olup olmadığına karar vermek istiyordum. O zaman bile minimalizmin herkese göre olmadığını anlamıştım. Sonuçta bir keşişe dönüşmek istemiyordum. Çantamı alıp dünyayı gezmek için yollara koyulmaya da niyetim yoktu. Bütün eşyalarımı yok edip bomboş bir dairede de oturmak istemiyordum. Bir minimalist olarak gerçekten mutlu olabilir miydim?
Minimalizmin Cezbedici Dünyası
Ryan ve ben, bazı minimalistler gibi radikal olma ya da aşırıya kaçma isteğimizin olmadığını göstermek amacıyla I counted my things adlı bir websitesi bile açmıştık. Sonra ise süreç şu şekilde gerçekleşti:
İşimi bıraktığımda harcamalarımı azaltmaya karar verdim. Küçük, tek yatak odalı bir daireye taşındım. Eski çatı katından çok uzakta değildi. Başta yeni dairemde mutlu olabilecek miyim diye merak ediyordum. Yeni daire, temiz ve ahşap zemin ve tuğla duvarla kaplı olduğu halde eski çatı katının çekiciliğine sahip değildi. Çatı kelimesinin kendisi bile çok çekici, öyle değil mi? Bu değişikliğe ayak uydurabilecek miydim? Çok da emin değildim.
1 yıl hızla gelip geçtiğinde, doğrusu yeni küçük dairemi eski çatı katından daha fazla sevmiştim. Bir yıl önce bu imkansız görünüyordu. Minimalizmin zerafeti, yeni mekanımda fark ettirmeden kendini göstermişti. Ayrıca yeni dairem daha aydınlıktı ve yazmak istediğimde çok daha sessizdi. 19. yüzyıldan kalma tuğla evlerinin ve ağaçların dizildiği bir sokakta, en sevdiğim kahve dükkanlarının ve restoranlarının hemen yakınındaydı. Ve ayda 500$ kira ödüyorum! Eski çatı katımdan çok daha ucuz.
Norveçli bir dergi için fotoğrafçı arkadaşım Adam Dressler dairemin fotoğraflarını çekmeye geldi. Gördüğünüz fotoğraflar da o çekime ait.
Minimalist Yaşamın Faydaları
Tabi ki gördüğünüz fotoğraflar dairemdeki her ayrıntıyı kapsamıyor. Tuvalet, buzdolabı , ütü masası, seyahat çantam gibi başka detaylar da yer alıyor dairemde. Zamana göre ihtiyaçlarım da değişebiliyor. Ve dolayısıyla sahip olduğum şeyler de. Ama minimalizmi yaşam tarzı olarak devam ettireceğim. Çünkü sağladığı faydalar saymakla bitmiyor; farkındalık, kişisel özgürlük, daha sağlıklı bir yaşam, iyi ilişkiler, kişisel gelişim ve manalı bir katkı. Başka bir sürü artıları da var tabi. Mesela eskiden 3 yatak odalı büyük banliyö evimi temizlemek için 8 saatimi harcıyordum. Şimdi ise evi temizlemek, 45 dakikamı alıyor. Adam bu fotoğrafları çekmek için geldiğinde herhangi bir temizlik yapmama gerek yoktu. Cidden dairem her gün böyle görünüyor. Hatırlıyorum, eskiden tüm hafta sonumu gereksiz pek çok eşyayı organize etmekle geçiyordum. Fakat şimdi organize etmemi gerektiren çok bir eşyam yok. Bir şeyi temizlemekle ya da organize etmekle uğraşmak yerine o şeyden kurtulmak çok daha kolay doğrusu. Boş mekanlar, devamlı etrafımızdaki eşyalarla uğraşmak yerine kendimize ve etrafımızdaki insanlara odaklanmamızı sağlar. En büyük artısı ise eve geldiğimde hissettiğim o sıcak duygu. Bir eşya dolusu kaos yok artık. Beni çevreleyen eşyalar konusunda endişenmiyorum. Sade dairem oldukça sakin, samimi ve rahat.
Evde olmak gerçekten harika bir duygu.
Hatırlatma: 2012 kışında Montana’da bir kabine taşındım.